OSMANLI DEVLETİ
  NÜFUSU VE YÖNETİM ŞEKLİ
 

Osmanlı Devleti hakkında istatistiki bilgiler oldukça çeşitlidir. Her şeyden evvel, yüce devlet kurmak, cihana hükmetmek, o kadar kolay değildir. Asırlar boyu süren savaşlar ezbere yapılmamıştır. Savaş hazırlıklarının başında, devletin ne kadar askeri gücünün olduğunun tespit edilmesi gerekiyordu. Bu yönüyle, Osmanlı Devleti'nin nüfus sayımları, farklı boyutlarda yapılmıştır. Örneğin, Kanuni Sultan Süleyman döneminde, hazırlanan Tapu Tahrir defterlerinde, çok ayrıntılı bilgilere yer verilmektedir. Ancak, Osmanlı Arşivleri'nin tümü henüz incelenmediği için, yıllara göre kesin bilgiler vermek güçtür.

       Buna rağmen, ilk dönemlerden bugüne kadar, gerçeğe yakın aydınlatıcı bilgiler vermek mümkündür. Örneğin, İstanbul şehrinin nüfusu, fethedilmeden önce, yaklaşık 40.000 kadardı. Ancak fetihten sonra, bu şehrin nüfusu; devletin başkenti olması hasebiyle devamlı bir şekilde artmıştır. 1477 nüfus sayımında 100.000 insanı barındıran İstanbul'un nüfusu; 1530'lu yıllarda 400.000, 1680'li yıllarda ise 800.000'e ulaştığı bilinir.

       Osmanlı Devleti'nin toplam nüfusu hakkında, 1800-1914 yıllarını kapsayan devrede, oldukça ayrıntılı bilgiler vardır. Ancak bu dönemde, devletin sürekli toprak kaybedişi ve kaybedilen topraklardan Anadolu'ya olan göçler nedeniyle, toplam nüfuslarda, farklı artışlar kaydedilmiştir. 1800'lü yıllarda, devletin toplam nüfusu 26 milyonu aşıyordu.Osmanlı-Rus Savaşı'nın sona ermesinden sonra, 1831 yılında, devlet genelinde çok ayrıntılı bir genel nüfus sayımı yapılmıştır. Söz konusu bu sayıma göre; 4.839.000'i Rumeli'de, 6.700.000'i Anadolu'da, 3.800.000'i Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da olmak üzere, toplam 15.339.000 nüfus tespit edilmiştir.

       Osmanlı istatistiklerine göre, devletin toplam nüfusu; 1884'te 17.134.000, 1893'te 17.381.670, 1897'de 19.050.000, 1910'da 28.652.000, 1913'te ise 29.357.000'e ulaşmıştır. Ancak bu tarihten itibaren, önce Rumeli mıntıkasında kaybedilen topraklarla birlikte 5,5 milyon nüfus, sonra işgaller sonucu Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki kopmalar sonucunda 8,5 milyon nüfus, Osmanlı Devleti'nden ayrılmış ve geriye 757.340 km2 alanı içeren Anadolu toprakları üzerinde yaşayan 15.254.000 nüfus kalmıştır. Daha sonra Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra, yeni devletin nüfusu 1927'de 13 milyon olduğu belirlenmiştir.

       Osmanlı Devleti'nin nüfus sayımları, genelde hane sayımlarına dayanmaktadır. Devletin nüfusu ortaya konurken, hane sayıları esas alınarak hesaplamalar yapılır. Bugün yerli ve yabancı tarihçiler, bu hesaplamalarda, aile büyüklüğünü yani bir hanenin toplam nüfusunu 5 olarak kabul etmektedirler. Bu değer son derece hatalıdır. Çünkü, Osmanlı aile sistemi, ataerkil bir yapı göstermektedir. Bir hane içinde, büyükbaba, büyükanne, anne, baba, çocukları, hatta kardeş ve kardeş çocukları bulunmaktadır. Çok geniş ölçekli böyle bir aile, tek bir hane sayılmıştır. Hal böyle olunca, hane büyüklükleri, en az 10'un üzerindedir. O halde, yukarda verdiğimiz, Osmanlı Devleti'nin toplam nüfus değerleri yanıltıcıdır. Gerçek nüfus, yukarıdaki değerlerin, en az iki katıdır.

       Osmanlı Devleti'nin yönetim sistemi ise, zaman zaman bazı tadilatlara uğramışsa da, genelde eyalet sistemine dayanıyordu. Eyaletler de kendi arasında, alt idari birimlere ayrılıyordu. Yönetimde görülen aksaklıklar, çıkarılan kanunnamelerle anında düzeltiliyordu. Toprak işleme sistemi, sanayi, ticaret gibi faaliyetlerin hepsi, devletin belirlediği bir düzen dahilinde yürütülmüştür. Örneğin, tarım sisteminde uygulanan çift bozan vergisi sayesinde, tarım daima canlı tutulmuş ve kırsal kesimden şehirlere yönelik göçler asırlar boyu durdurulmuştur. Çünkü bu verginin esası, elinde bulundurduğu araziyi ekip biçmeyi bırakıp, başka bölgeye göçeden çiftçiden alınan külliyetli miktarda alınan vergidir. Bugün buna benzer bir kanun, A.B.D.'de uygulanmaktadır.      

 
  sitemizi 6814 ziyaretçi ziyeret etti  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol